19 Nis 2008

KADIN-ERKEK ÇATIŞMALARININ PSİKOLOJİK ARKA PLANI

Kadın-erkek çatışması tarihten beri varolan bir süreçtir.Bu çatışma kendini ailede; karı-koca kavgası, eğitimde; kız çocuklarının okutulmaması,kadın dediğin evde oturur görüşü, toplumda; kız çocuklarının diri diri gömülmesi ve yakılması, siyasette; temel hak ve özgürlükleri kullanmada kadınlara yeterince olanak sağlanmaması ve siyaset erkek işidir düşüncesi olarak kendini göstermiştir.Kadınların arka plana atılmış hali kadında eziklik,yenilmişlik,mağlubiyet ve bunlara karşı savaşmak,bir nevi erkekten öç alma duygusu geliştirmiştir.
Aslında kadın-erkek çatışmalarının temelinde sosyolojik,tarihi,dinsel vb. yani kısaca kültürün insan beyninde bırakmış olduğu kadın ve erkekte farklı izler bırakan engramlar sebep olmaktadır.
Dünya toplumlarının hemen hemen hepsinde geçmişten günümüze gelen ataerkil bir yaşam tarzı görülmektedir. Dünya; kadın ve erkeğin birlikte yaşadığı bir ortam olmasına rağmen asırlardan beri erkek toplumsal yaşamda ön plana çıkmış, erkek merkezli bir yaşam süregelmiştir.Bunda erkeğin kendini yaşamın öznesi kabul etmesi en büyük paydır.Erkek sürekli yaşamın merkezinde olmuş, olaylara yön vermiştir.Erkeğin fiziki gücünün de etkisiyle kadın aşağılanmış, boyun eğdirilmiştir.Hatta sapkınlık derecesinde kadınlara karşı tavırlar görmek mümkündür.Kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi, köle pazarlarında satılması vb.
Kadın çok az istisnalar dışında evde ev işleriyle ilgilenen, yemek yapan,çocuk bakan bir hizmetkar gibi görülmüştür. Problem, erkeğin kendisini bu hayatın öznesi kabul edip, kadın da dahil, diğer her şeyi tanımlama hakkını ve gücünü kendisinde görmesinden kaynaklanmaktadır.
Sosyolojik ve dinsel sebeplerde kadın çeşitli konularda, temel hak ve hürriyetleri kullanmada sürekli erkek engeline takılmıştır.Engellenen birey ise saldırganlaşmıştır.Son iki yüzyılda bu vb. sebeplerle kadınsal hareketler doğmuştur.Kadın örgütlenmeleri oluşmuştur.Bir akım halinde Feminizm yayılmıştır.Bu akım bi nevi erkekleri hor görüp, onların kadına yalvarmalarını öngörmektedir.Feministler erkeğe yalnızca seks amacıyla ihtiyaç duymaktadırlar.Buna benzer hareketler ise erkek egosunu zayıflatmış,kadın-erkek arasında bir nevi denge oluşturmuştur.İki güç arasında sürekli bir çatışmaya meydan vermiştir.Artık kadın, evde yemek yapıp çocuk bakan, tarlada çalışan olarak bilinen klasik toplum bakışına başkaldırmıştır.
Kadın; günümüzde azalmakla birlikte, geçmişte toplumsal zorlama ve baskıyla evden dışarı çıkamıyordu.Ahlaki kurallar kadının evden dışarıda bulunmasını hoş karşılamıyordu. ‘’Kadının sırtından sopayı,karnından sıpayı eksik etme’’ sözü toplumumuzun geçmişte kadına bakış açısını en iyi şekilde anlatmaktadır.Kadına bir mal, eşya gibi bakılıyordu.Sürekli biriken bu enerji son yüzyıllarda patlak vermiştir.Kadınlar erkekle aynı haklara sahip olmak için mücadeleye girişmişlerdir.Erkek evden dışarıda olan kadına güven duymaz.
Aile içi kadın-erkek çatışmalarında ise aile romantik duygular eşliğinde kurulur.İlk dönemde romantik duygular baskındır, aileye yön verir.İkinci dönemde ise ailede güç ve kişilik çatışması başlar.Bu çatışma ailede egemeni belirler.
Bazılarının iddiasına göre, kadın yaradılıştan eksik ve kusurlu olup, erkekle yetenekte boy ölçüşemez. Bu iddia tamamen hayal ürünüdür.Erkek ve kadının birbirlerine karşı üstün ve eksik olduğu özellikler vardır.
Kadınların siyasal haklarını gerektiği gibi kullanmalarını engelleyen ön önemli sorun eğitimdir.Aileden başlayarak kadın ikinci plana itilmektedir ki bu da kadının eğitimini olumsuz etkilemektedir.
Toplum eskiden beri erkek çocuğa önem vermiştir.Savaşçı toplumlarda erkek çocuklar doğuran kadınlar ödüllendirilirken, kız çocuğu dünyaya getirenler lanetli, uğursuz vb. şekilde itham edilmiştir.
Ailede kadın doğal olarak bazı durumlarda erkeğe yardım etmek ister.Bu erkeklerde bir yetersizlik,yeteneksizlik, güçsüzlük yaşanmasına sebep olabilir.Erkek kendisine önerilen yardımı yardımdan daha çok kendini yetersiz görme olarak alır.Birçok erkek kendisini zayıf gösterdiği düşüncesiyle psikolojik yardıma soğuk bakmaktadır.
Kadının psikolojik ihtiyacı çözüm değil dinlenilmektir. Erkeğinki ise güvenmek, taktir edilmektir. Seven ve iyi niyetli olan eşler karşı tarafın psikolojik ihtiyaçlarını giderirlerse sevgi çoğalır, güven artar, korku azalır ve ilişki iyi hale gelir. Kadın bir şeye üzüldüğünde erkek onun duygularını göz önüne almadan önerilerde bulunmaya başlar. Erkek bir şeye üzüldüğünde de kadın istenmeyen tavsiye ve eleştirilerde bulunarak onun kendisini yetersiz hissetmesine sebep olur. Erkek aslında kendisine akıl verilmesini değil kabullenilmesini istemektedir. Kadının ve erkeğin sorumluluk duygularını arttırmak için psikolojik ihtiyaçlarını ayırt etmek gerekir. Farklılığa saygının olduğu yerde insanlar daha istekli olurlar. Erkeğin psikolojik ihtiyacı, kendisine ihtiyaç duyulmasıdır. Kendisine ihtiyaç duyulduğunu hissettiğinde enerjisi artar, güçlenir ve harekete geçer. Kadın ise sevilip değerli olma duygusu taşıdığında güçlenir.
İnsan beynini en fazla çalıştıran eylem kelime üretmektir.Erkekler ise beyni fazla çalışıp çok kelime üreten kadınlara dayanamayıp çatışma çıkarırlar.
Erkeğin temel psikolojik ihtiyaçlarından birtanesi bağımsızlık ve özerk olma ihtiyacıdır. Erkek bir kadına yakınlaştığında birden bağımsızlığının gittiğini düşünmeye başlar ve kendisini geri çeker. Bu geri çekilişte kadın onun üzerine giderse geri çekilme kovalamacaya döner.
Erkekler konuşmak için konuşmazlar, konuşmak için bir nedenleri olmalıdır.Kadınlar ise sırf konuşmak için konuştukları sık rastlanan bir durumdur.Birçok erkek bu durumdan rahatsız olur.
Erkek bakışı genellikle paranın tüm sorunları çözeceği yönündedir. Yoksul kimseler bütün meseleleri ekonomik gerekçelere bağlayarak yıllarını geçirirler. Zengin olduklarında problemlerin farklı şekilde de olsa devam ettiğini görür ancak buna bir anlam veremezler. “Her dediğini yapıyorum, yediği önünde yemediği arkasında bu kadına rahat batıyor” erkeklerin çok sık söyledikleri sözlerdendir. Kadınlar maddi ihtiyaçları karşılanmadığı zaman duygusal ihtiyaçlarını ön plana çıkarırlar.
Erkekler kadının duygusal dalgalanmalarına, üzüntülerine, dertleri ve psikolojik yardıma ihtiyaç duymalarıdır.

Hiç yorum yok: